27 Temmuz 2013 Cumartesi

Sen de mi Gülyağı Şişesini Devirdin

Bir zamanlar, büyük bir bakkal dükkânı olan bir bakkal varmış. Bu bakkalda türlü türlü yiyecek ve ihtiyaç maddeleri satılırmış. Bakkal da bütün gün dükkânında oturur, müşteri beklermiş.

Bir gün dükkân sahibi pazarda akıllı bir Papağan görmüş. Papağan konuşmasını biliyor, güzel cevaplar veriyormuş. Bakkal kendi kendine; “Bütün gün dükkânda yalnız başına oturuyorum. Canım sıkılıyor. Şu Papağanı alırsam bana arkadaşlık eder” diye düşünmüş. Papağanı alıp dükkânına getirmiş.

Papağan gerçekten çok akıllıymış. Dükkân sahibine arkadaşlık etmekle kalmamış, dükkâna gelenleri de eğlendirmiş.

Artık bakkal dükkânı çarşının en neşeli yeri olmuş. Herkes alışveriş yapmak için o dükkânı tercih ediyormuş. Çünkü çocuklar, gençler hatta ihtiyarlar bile bu Papağanın zekice konuşmalarından keyif alıyorlarmış.

Bakkal: “Ne iyi yaptım da bu Papağanı aldım. Hem dükkânım müşteriyle dolup taşıyor. Hem de ben neşeleniyorum.” Diyormuş.

Günler böyle geçerken bir gün dükkân sahibi Papağanı dükkânda yalnız bırakıp bir yere kadar gitmiş. Papağan da:

“Hazır dükkânda kimse yokken biraz dinleneyim” diye düşünmüş.

Kafesinin köşesine çekilip uyuklamaya başlamış.

Fakat o sırada ne olsa beğenirsiniz! Dükkânın arka kapısının kırık penceresinden içeriye bir fare atlamasın mı?

Papağan fareyi görünce yerinden sıçramış. Ama o da yetmemiş. Farenin ardı sıra onu kovalayan bir kedi de aralıktan içeriye dalıvermiş.

Fare önde, kedi peşinde, bir süre dükkânın içinde koşturmuşlar. Bu sırada etrafta bulunan yumurta sepetini, yoğurt çanaklarını hep devirmişler.

Kedi, fareyi yakalayacağım diye Papağanın kafesini de devirmiş. Bu sırada kafesin kapısı açılınca Papağan can havliyle kendini dışarı atmış.

Kedi, fareyi kaçırdığını anlayınca bu sefer Papağanın üstüne atlamış. Papağan bu sefer iyice korkmuş ve hemen yüksek raflara doğru kaçmış.

Aksilik bu ya; rafta bulunan, dükkân sahibinin zengin müşterileri için getirttiği gül yağı şişesini devirmemiş mi? Papağan başından aşağı akan gül yağıyla ıslanmış bir halde, rafın köşesine sinmiş.

Kedi Papağanı da yakalayamayacağını anlamış. Tam o sırada dükkân sahibinin kilidi açtığını görünce girdiği yerden kaçıp gitmiş…

Tabi ki içeriye giren dükkân sahibi ne kediyi görmüş ne de fareyi. Sadece rafın kafesinden çıkıp üst rafa sığınmış olan Papağanı görmüş.

Dükkânı bu hale getirenin Papağan olduğunu zannedip çok kızmış. Özellikle çok pahalı olan gül yağlarının dökülmesine fena halde canı sıkılmış. O öfkeyle, pabucunu çıkardığı gibi Papağana fırlatmış.

Papağan bu hale çok üzülmüş. Onu çok seven dükkân sahibinin bu hareketi, Papağanın hayata küsmesine sebep olmuş. Yemeden içmeden kesilmiş. Hiç kimseyle konuşmaz olmuş. Korku ve üzüntüden tüyleri dökülmüş, kafası kel olmuş.

Onun böyle kel kalması ve kimseyle konuşmaması herkesi çok üzmüş. Dükkâna gelen çocuklar onu böyle zavallı bir halde görmeye dayanamaz olmuşlar. Artık kimse alış veriş için bu dükkâna gelmiyormuş.

Dükkân sahibi bu işe çok üzülüyormuş. Papağanın tekrar neşelenip konuşması için her çareye başvurmuş ama faydası olmamış. Papağanın kalbi çok kırılmış.

Günlerden bir gün bakkala alış veriş için, kel bir adam girmiş. Bu adam, derviş olduğu için kafasını kazıtmış. Papağan ise onu kendisine benzetmiş ve onun da başına benzer bir hal geldi zannetmiş. Birden konuşmuş ve:

“Ne oldu! Yoksa sen de mi gül yağı şişelerini devirdiğin için kel oldun?” deyivermiş!

Dükkân sahibi Papağanının yeniden konuştuğunu görünce çok sevinmiş. Derviş de Papağanın sözüne gülmüş ve gittiği her yerde Papağanın sözünü anlatmış.

Bütün şehir Papağanın, kel adama söylediği sözü konuşup gülüyormuş. Hatta bu söz bir deyim haline gelmiş. Bir insanın karşısındakini kendisi gibi zannetmesinin misali olmuş.

Hz. Mevlana, Mesnevi’sinde naklettiği bu hikâyeye şöyle bir yorum getiriyor:

“İnsanların, Allah dostları hakkında yanılgıya düşmeleri de aynı sebepledir. İnsanlar velîleri kendi nefisleriyle kıyas ederler.

Acı suyla tatlı suyun berraklığı aynıdır. İkisini ayırt edebilmek tatmakla mümkündür. Allah'ın dostlarını değerlendirebilmek için, o makam ve hali yaşamak ve tatmak gerekir. Bilgi sahibi olmadan yaptığımız kıyaslamalar, Papağan misali gülünç durumlara düşmemize sebep olur.”

Sevgili anne babalar,

Bu hikâyeyi çocuğunuza okuyun veya okutun. Sonra üzerinde konuşun. Şu sorular üzerine tartışabilirsiniz;

1-Hikâyedeki Papağan neden bu kadar üzüldü?

2- Dükkân sahibi nerede hata yaptı?

3- Hikayenin sonunu farklı şekilde yazmayı deneyin.

İslami Hayat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Email Yazma Zorunluluğu Yoktur Lutfen Gerçek Adınızı
Ve Emailinizi Yazmayınız Takma Isim Kullanınız
Yorumlama biçimi: Anonim Olarak Seçiniz
Güvenlik Kodunu Her İki Cümleyi Yanyana Yazınız
Mehmet Can