Tufan çok hareketli bir çocuktu. Hiç yerinde duramazdı. Sabahtan akşama kadar koşar, zıplardı.
Arkadaşı Hasan ise çok sakin bir çocuktu. Hasan da günün bir kısmında oyun oynardı. Ama oyunu bitince oturup biraz kitap okumayı tercih ederdi.
Bir gün Tufan Hasan’ın yanına geldi. Birlikte oyun oynamak istiyordu. Hasan ise o sırada yeni aldığı kitaba iyice dalmıştı. Tufan, Hasan’ın elinden kitabını çekip alarak:
- Haydi şu kitabı bırak da oyun oynayalım, dedi.
Hasan ise o sırada oyun oynamak istemiyordu.
- Kitabımı geri ver. En heyecanlı yerinde kaldım, dedi. Ama Tufan kitabı alıp kaçmıştı bile. Bir yandan koşarken bir yandan da:
- Haydi beni yakalasana! Diye bağırıyordu.
Tufan’ın bu hareketi Hasan’ın hiç hoşuna gitmemişti. Çünkü Tufan ona hiç saygı göstermiyordu. Hep kendi istediği olsun diyordu. Onu böyle zorlaması hiç hoş değildi.
Hasan bir süre Tufan’ı kovaladı. Ama Tufan çok hızlı koştuğu için yakalayamadı. Sonunda canı çok sıkılan Hasan, Tufan’ı bırakıp eve gitti.
Tufan geri geldiğinde Hasan’ı bulamadı. Elinde Hasan’ın kitabıyla kala kalmıştı. Mecburen eve gitti. Çünkü geç olmuştu.
Akşam yemeğinden sonra Hasan’a telefon etti. Neden bırakıp gittiğini sordu. Hasan ise Tufan’a dargındı. Ona:
- Sen bana hiç saygı göstermiyorsun. Hiç nazik değilsin. Artık seninle arkadaşlık etmek istemiyorum, diyordu.
Tufan yaptığına pişman olmuştu. Annesine gidip:
- Hasan benimle arkadaşlık etmek istemiyor. Artık beni sevmiyor, dedi. Annesi Tufan’a:
- Neler oldu anlat bakayım dedi.
Tufan olup biteni anlattı. Annesi:
- Ama Tufan’cığım, sen hata etmişsin. Arkadaşının isteklerine saygı göstermelisin. Eğer ona nazikçe oyun oynamayı teklif etseydin ve biraz sabretseydin, eminim kabul ederdi.
Ama onu zorlaman hiç doğru olmamış dedi.
Ardından da:
- İstersen sana bununla ilgili bir hikâye anlatayım, diyerek Rüzgar’la Güneş’in macerasını anlattı.
“Bir gün Rüzgâr Güneş’e meydan okumuş. “Ben çok hızlı ve güçlüyüm. Ne istersem yapabilirim. İstersen ispatlayabilirim” demiş. Güneş ise:
- Güçlü olmak her istediğini yapmana yetmez, başkalarına saygılı ve nazik olmalısın, diyormuş.
Sonunda bir yarışma yapmaya karar vermişler. Güneş, Rüzgâr’a:
- Şu adamın paltosunu sırtından çıkartabilir misin? Diye sormuş. Rüzgâr:
- Tabi ki, diyerek hemen kuvvetle esmeye başlamış.
Ama bu iş Rüzgâr’ın düşündüğü kadar kolay olmamış. Çünkü adam rüzgârın çok sert estiğini görünce hemen paltosuna sıkı sıkıya sarılmış.
Rüzgâr ne kadar uğraştıysa da adamın sırtından paltoyu çıkaramamış. Sonunda pes etmiş. Güneş:
- Şimdi sıra bende, deyip bulutların arasından çıkmış. Paltolu adama sıcak bir gülümseme göndermiş.
Adam havanın sakinleştiğini görünce paltosuna sarılmayı bırakmış. Sonra güneşin onu tatlı tatlı ısıttığını hissetmiş.
Biraz sonra adam paltoya ihtiyacı olmadığını düşünerek çıkarıp ve kolunun üstüne asmış. Güneş Rüzgâr’a dönmüş ve
-Gördün mü? Bazen kuvvetli olmak işe yaramaz. Başkalarının düşüncesine saygılı olmak ve nazik davranmak daha çok işe yarar.
Tufan bu hikâyeyi dinleyince hatasını anlamıştı. Ertesi gün Hasan’ın kitabını alıp onun yanına gitti.
- Dün öyle davrandığım için özür dilerim. Bir daha seni üzmeyeceğim, dedi ve kitabını ona uzattı.
Hasan arkadaşının pişman olduğunu anlayınca barışmaya karar verdi.
Tufan’la Hasan önce biraz kitap okudular. Daha sonra Hasan:
- Biraz saklambaç oynamaya ne dersin? Dedi. Birlikte güzel bir gün geçirdiler.
Sevgili Anneler Babalar:
Çocuklarınıza bu masalı okuyun ve anlattırın. Daha sonra hikâye üzerinde konuşun. Böylece çocuklarınızın okuduğunu anlamasını sağlamış olursunuz.
Ayrıca onun duygusal zekasını ve empati duygusunu geliştirmek için aşağıdaki soruları sorabilirsiniz.
1- Hikayedeki Tufan nasıl bir çocuk?
2- Onun yanlış olan davranışı nedir?
3- Tufan’ın davranışı arkadaşına nasıl duygular hissettirdi?
4- Tufan bu olaydan ne öğrendi?
5- Başkalarıyla iyi geçinmek için nasıl bir kişiliğe sahip olmalıyız?
İslami Hayat
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Email Yazma Zorunluluğu Yoktur Lutfen Gerçek Adınızı
Ve Emailinizi Yazmayınız Takma Isim Kullanınız
Yorumlama biçimi: Anonim Olarak Seçiniz
Güvenlik Kodunu Her İki Cümleyi Yanyana Yazınız
Mehmet Can